Yeni Şafak

Zor oyunu bozdu

01:003/03/2025, Pazartesi
G: 3/03/2025, Pazartesi
Aydın Ünal

İmralı’dan beklenen çağrı nihayet geldi; Öcalan, “tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” dedi. Bu çağrının ve ortamın oluşmasında, Öcalan’ın da referans gösterdiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin iradeleri var. MİT ve diğer bazı devlet kurumlarının da çağrının ve ortamın oluşmasına katkı verdiklerine şüphe yok. Öcalan’ın çağrısı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti yöneticileri ve Devlet Bahçeli’nin açıklamalarında soğukkanlılık özellikle dikkati

İmralı’dan beklenen çağrı nihayet geldi; Öcalan, “tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” dedi.

Bu çağrının ve ortamın oluşmasında, Öcalan’ın da referans gösterdiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin iradeleri var. MİT ve diğer bazı devlet kurumlarının da çağrının ve ortamın oluşmasına katkı verdiklerine şüphe yok.

Öcalan’ın çağrısı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti yöneticileri ve Devlet Bahçeli’nin açıklamalarında soğukkanlılık özellikle dikkati çekiyor. Çağrıyı olumlu karşılıyorlar ama açıklamalar temkinli. Daha doğrusu, “Mesele terör örgütünün meselesidir. Şimdilik mesafeliyiz. Çağrı karşılık bulursa bakarız” türünden bir yaklaşım var. Aslında bu yaklaşımı, “elimiz çok rahat” olarak da okuyabiliriz. Devlet, adeta, “silahı ister bırakırsınız, ister bırakmazsınız, bundan sonrası sizin bileceğiniz iş” demeye getiriyor.

Şu soruyu hepimizin sorması gerekiyor: Neden şimdi? Ne oldu da birdenbire çözüm arayışı içine girildi?

Terör saldırılarında artış mı var? Hayır? Türkiye üzerinde uluslararası baskı mı var? Hayır. Terör kaynaklı, geleceğe dair riskler mi var? Hayır.

2015’teki Çözüm Süreci’ni gerektiren bir durum mu hasıl oldu? Ona da hayır.

O zaman devlet neden böyle bir girişimi başlattı? Durup dururken hatta terör bitme noktasına gelmişken, çözüm arayışı neden başladı?

Şöyle izah edelim: Öcalan’ın çağrısının 3 muhatabı var; Irak’ta PKK, Suriye’de PYD ve Türkiye’de DEM Parti. Her üçünün de durumuna bakalım.
PKK’nın Türkiye’deki eylem kabiliyeti bitme noktasına geldi. TSK’nın FETÖ urundan temizlenmesi, başarılı sınır ötesi operasyonlar, sınıra çekilen duvar, kalekollar, ileri teknoloji izleme araçları ve en önemlisi İHA ve SİHA’lar PKK’nın içerde eylem yapmasını imkânsız hale getirdi. Irak Merkezi Yönetimi ve Kuzey Irak Yönetimi PKK’nın varlığından rahatsız. Eğer İran Türkiye ve Suriye’ye terör saldırıları için kiralamazsa; eğer ABD, başta uyuşturucu ticaretinin kontrolü olmak üzere PKK’dan istifadeyi sürdürmezse, PKK’nın varlık sebebi ortadan kalktı. Silah bırakıp dağılmaktan başka çaresi kalmadı.
PYD ise Suriye’de her bir tarafından kuşatılmış durumda. Şam Yönetimi Suriye toprakları içinde federasyona da, ordu dışında bir silahlı yapılanmaya da göz yummuyor. Türkiye aynı şekilde PYD’nin feshi konusunda kararlı. ABD’nin PYD’ye destek olmak gibi bir niyeti olmadığı görülüyor. PYD silah bırakmayacak olursa Şam ve Ankara arasında sıkışacak, çok kan akacak ve kaçınılmaz olarak yenilecek.
Türkiye içinde DEM’in “terör uzantısı bir siyasi parti” olarak yoluna devam etmesi de artık imkânsız. Eskisi gibi arkasında Avrupa ya da ABD gücü yok. Anayasa ve yasalar dahilinde siyaset yapmadıkları müddetçe bundan sonra sert yaptırımlara maruz kalacak hatta silinip gidecekler. Ya Türkiye partisi olacaklar ya da hiç olmayacaklar.

“Neden şimdi?” sorusuna geri dönelim: Türkiye, terörle mücadelede başarı sağladı. Uluslararası baskıları umursamıyor. Avrupa’nın büyük dertleri var. İçerde tam bir kararlılık, istikrar, terörle ve uzantılarıyla mücadele azmi var.

Yani tam olarak zor oyunu bozdu.

PKK’dan gelen “olumlu”, PYD’den gelen “olumsuz” açıklamalara da hiç prim vermemek gerekiyor. Öcalan’ın çağrısına uyarak silah bırakmak kendileri için en elverişli “çıkış” olacaktır. Nasıl bir tavır alacaklarıyla ise Türkiye hiç ilgilenmiyor desek yeridir.

Gelinen noktayı Türkiye adına bir “pazarlık”, “taviz verme”, “müzakere”, “anlaşma” vs. gibi kavramlara sulandırmaya çalışanlar, esasen bunu işsiz kalma ya da yıllardır sömürdükleri bataklığın kuruması kaygısıyla yapıyorlar.

Terörün aradan çekilmesi, Türk ile Kürt’ün eskiden olduğu gibi samimiyetle, muhabbetle kucaklaşmasını sağlayacaktır. Özellikle Suriye Devrimi’yle birlikte küresel güç haline geldiğini ilan eden Türkiye, içerde pekiştireceği kardeşlikle bölgesel ve küresel liderliğini de pekiştirmiş olacaktır.

Ortada kaygılanacak bir durum yok; sevinmek ve umutlu olmak için ise çok gerekçe var. Şundan emin olun: Türkiye’de iyi şeyler oluyor. Türkiye tek başına bir kez daha tarih yazıyor.

#Terör
#DEM
#PKK
#Aydın Ünal
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocJyDvI4eYjcdXDY9cq1yhdB8cveEH2zWcRlIev5FsYD=s96-c
yurtcumustafa2571777

Aydın bey çok güzel yazmışsın abi vallahi fikirlerim rahat hatırlıyorum çok güzel düşünmüşsün de şimdi gerçek burada Türkiye Cumhuriyeti devleti pasifize kalıyor yani Suriye hava sahasını korumaya alması gerekiyordu yani Suriye özgür suriye ordusuna havadan olsun destek olması gerekiyordu İHA şeyi nasihatıyla gerekirse 400'leri hiç şeyini götürüp oraya Suriye sınırına kurmak gerekirdi yani adam elini kolunu son vererek şam'a kadar gidiyor yani İsrail'i durdurmadın mıydı Hac Suriye ha Türkiye Cumhuriyeti İsrail'in Suriye'de durduracaksın başka yerde durdurmaya kalktın mı dedi çok biraz devletimiz burada pasifize oldu yani pasif kaldı tamam ortamda daha Amerikan başkanının değişimi esnalarındaki ortamdan yararlanarak gerekli müdahaleyi gözünü kapatıp saldırması gerekiyor yani temizlemesi gerekiyor

1 a önce
mehmetsahin152335295

elhamdülillah

1 a önce
kalp

YPG-İsrail ilişkisi, Türkiye- Ortadoğu stratejik ilişkisinden bağımsız düşünülemez. Dikkatle değerlendirilmeli ve tedbirleri alınmalıdır.

1 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocIUNzHav738ud13QsJzYydA9SrsOpIl-v4I_HMDrL6lkwJUIQ=s96-c
g.cafer979

Öcalan'ın metni anlam derinliği açısından her siyasetçinin yazabileceği bir metin değil, PKK'nin stratejisi hala küçümseniyor gibi...Bütün örgütler gibi PKK 'da elbette ila-nihaye alanı işgal edecek değil, bir yere "evrilmesi" gerekiyor. Gelinen noktada önemli olan husus nereye evrileceği meselesidir. Nereye evrileceği kimlerin kurduğu ile ilişkilidir. İsrail'in yayılmacı politikalarından ayrı düşünmek akıl dışı bir tutumdur. PKK kendini İsrail gerçekliği içerisinde mecz-olmuş bir siyasi alana evrilirse şaşmamak gerekir. Büyük bir olasılıkla Öcalan'ın fesih süreci İsrail'e alan açmaya müncerdir. Bir örgütün Devlet talebi bertaraf edilebilir, ancak bir devletin teröre dayalı yayılmacı siyaseti bertaraf edilemez, en azından ilkinden daha zordur. Öcalan'ın siyasi derinliği hafife alınmamalı, meseleye vukufiyetine vakıf olunarak siyaset yapılmalı. Bir liderin "iyi" olmasıyla derin ve stratejik olması farklı şeydir. Toplumumuz hep liderlerin kötü olduğu noktasına angaje ediliyor, oysa liderlerin iyi olması gerekmiyor. Bir terör liderinin iyi olması da mümkün değil, ancak pek ala stratejik olabilir. Kişisel olarak siyasi zeminin Öcalan'ın stratejisini absorbe edebileceğine dair kaygılarım var.

1 a önce
sefirmehmet209

inşaallah ya rabb

1 a önce
Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.